Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
İnsanları öğütüp kitlelere dönüştüren hangi “iblis fabrika”ydı? Buna ne ölçüde yeni fiziksel koşullar, ne ölçüde bu yeni koşulların belirlediği ekonomik unsurlar neden olmuştu? Ve eski doku yırtılıp, büyük bir başarısızlıkla insanla doğa arasında yeni bir bütünleşme aranırken kullanılan mekanizma neydi?
Kırsal kesimden gelenler, sanayi şehirlerinde insanlıktan çıkıp gecekondu halkına dönüşmüşlerdi; kırsal alanların büyük bir kısmı “iblis fabrikanın” kustuğu sanayi artığı yığınları altında hızla yok oluyordu. Değişik görüşlerden ve partilerden yazarlar, liberaller ve muhafazakarlar, kapitalistler ve sosyalistler, hep aynı biçimde, Sanayi Devrimi sırasındaki sosyal koşullara insanın insanlıktan çıktığı bir cehennem olarak değiniyorlardı.
Sanayi devrimini nasıl tanımlayacağız? Temel özelliği neydi bunun? Fabrika şehirlerinin yükselişi mi, yoksulların oturduğu varoşların ortaya çıkışı, çocukların çalışma saatleri, belirli işçi gruplarının düşük ücretleri, nüfus artışının hız kazanışı mı, yoksa sanayide tekelleşme mi? Biz, bütün bunların, piyasa ekonomisinin kuruluşunu ve makine kullanımının ticari bir toplum üzerindeki etkilerini göz önüne alarak anlaşılabileceğini söylüyoruz. Bir kez ticari bir toplumdaki üretimde karmaşık makinalar ve fabrikalar kullanılmaya başlayınca, kendi yasalarına göre işleyen piyasa fikrinin oluşması kaçınılmazdı diyoruz.
Karmaşık makinalar pahalı olduklarından, kullanımları ancak büyük miktarlarda mal üretildiği zaman kârlı olacaktır. Ancak bu büyük miktarda üretim için hammadde sıkıntısının yaşanmaması, yani tüccar açısından, ilgili bütün üretim faktörlerinin (toprak, emek) satın alınabilir olmasını gerektirir. Tarımsal bir toplumda bu koşullar doğal olarak hazır değildir, yaratılmaları gerekir. Bütün alışveriş ilişkileri parasal ilişkilere dönüşürler. Anlattığımız kurumsal modeli tanımlamakta kullandığımız “piyasa sistemi” gibi basit bir terim. Sistemin en şaşırtıcı özelliği, bir kez kurulduktan sonra müdahalesiz işlemesinin gerekmesi. Piyasa ekonomisinden anladığımız, böyle kendi yasalarına göre işleyen bir piyasalar sistemi.
Piyasa sisteminde tüccar-üreticinin alım faaliyetleriyle satım faaliyetlerini karşılaştıralım: sattıkları sanayi ürünleridir. Ama aldıkları hammadde ve emektir; yani doğa ve insan. Ticari bir toplumda makinayla üretimin içerdiği şey, aslında, toplumun doğal ve insani özünü metalara dönüştürmektir. Sonuç tuhaf görünebilir, ama sistem açısından kaçınılmazdır. Bu yöntemin neden olduğu sarsıntı mutlaka insan ilişkilerini altüst edecek ve doğal çevreyi yok etme tehdidini taşıyacaktır.
Gerçekten de, tehlike çok yaklaşmıştı. Kendi kurallarına göre işleyen piyasa mekanizmasının yasalarını onun gerçek niteliğini incelersek görebiliriz.
Tarih: 2020-06-27 16:38:55 Kategori: Ekonomi
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Piyasa Sistemi Nedir
Kırsal kesimden gelenler, sanayi şehirlerinde insanlıktan çıkıp gecekondu halkına dönüşmüşlerdi; kırsal alanların büyük bir kısmı “iblis fabrikanın” kustuğu sanayi artığı yığınları altında hızla yok oluyordu. Değişik görüşlerden ve partilerden yazarlar, liberaller ve muhafazakarlar, kapitalistler ve sosyalistler, hep aynı biçimde, Sanayi Devrimi sırasındaki sosyal koşullara insanın insanlıktan çıktığı bir cehennem olarak değiniyorlardı.
Sanayi devrimini nasıl tanımlayacağız? Temel özelliği neydi bunun? Fabrika şehirlerinin yükselişi mi, yoksulların oturduğu varoşların ortaya çıkışı, çocukların çalışma saatleri, belirli işçi gruplarının düşük ücretleri, nüfus artışının hız kazanışı mı, yoksa sanayide tekelleşme mi? Biz, bütün bunların, piyasa ekonomisinin kuruluşunu ve makine kullanımının ticari bir toplum üzerindeki etkilerini göz önüne alarak anlaşılabileceğini söylüyoruz. Bir kez ticari bir toplumdaki üretimde karmaşık makinalar ve fabrikalar kullanılmaya başlayınca, kendi yasalarına göre işleyen piyasa fikrinin oluşması kaçınılmazdı diyoruz.
Karmaşık makinalar pahalı olduklarından, kullanımları ancak büyük miktarlarda mal üretildiği zaman kârlı olacaktır. Ancak bu büyük miktarda üretim için hammadde sıkıntısının yaşanmaması, yani tüccar açısından, ilgili bütün üretim faktörlerinin (toprak, emek) satın alınabilir olmasını gerektirir. Tarımsal bir toplumda bu koşullar doğal olarak hazır değildir, yaratılmaları gerekir. Bütün alışveriş ilişkileri parasal ilişkilere dönüşürler. Anlattığımız kurumsal modeli tanımlamakta kullandığımız “piyasa sistemi” gibi basit bir terim. Sistemin en şaşırtıcı özelliği, bir kez kurulduktan sonra müdahalesiz işlemesinin gerekmesi. Piyasa ekonomisinden anladığımız, böyle kendi yasalarına göre işleyen bir piyasalar sistemi.
Piyasa sisteminde tüccar-üreticinin alım faaliyetleriyle satım faaliyetlerini karşılaştıralım: sattıkları sanayi ürünleridir. Ama aldıkları hammadde ve emektir; yani doğa ve insan. Ticari bir toplumda makinayla üretimin içerdiği şey, aslında, toplumun doğal ve insani özünü metalara dönüştürmektir. Sonuç tuhaf görünebilir, ama sistem açısından kaçınılmazdır. Bu yöntemin neden olduğu sarsıntı mutlaka insan ilişkilerini altüst edecek ve doğal çevreyi yok etme tehdidini taşıyacaktır.
Gerçekten de, tehlike çok yaklaşmıştı. Kendi kurallarına göre işleyen piyasa mekanizmasının yasalarını onun gerçek niteliğini incelersek görebiliriz.
Tarih: 2020-06-27 16:38:55 Kategori: Ekonomi
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx